1. -i Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek
"Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü." - A. Gündüz
2. Akarsu alıp götürmek
"Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu." - A. İlhan
3. mecaz İstekli olmayan birini bir yere götürmek, getirmek
"Seni bırakmam vallahi diyor ve bazen gittiği yerlere bile onu sürükleyip götürmek istiyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
4. -i, -e, mecaz Bir kimseyi, bir işi yapmaya zorlamak
5. -i, -e, mecaz Kötü bir duruma, sona doğru götürmek
"Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler." - A. Kabaklı
6. -i, -e, mecaz İlgi uyandırarak bırakamayacak duruma getirmek, çok ilgilendirmek
"Benim çağdaşlarımdan kim bilir kaç bin genci bahtiyar rüyalara sürüklemiştir." - Y. Z. Ortaç
Diğer Kelimeler:
ince saz,
kalaysız,
üstüne bir bardak (soğuk) su içmek,
ikinci sınıf,
kuzguncuk,
kibarlık akmak,
ilkeleşme,
çalıştırıcılı,
eldeci,
bir gün evvel,
kolza,
duraksamasız,
puflama,
adaklamak,
işine gelmek,
Henüz yorum yapılmadı. İlk yorumu yapan Sen olabilirsin!