1. -i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
3. Dokunmak, zarar vermek
"Bu yemek midemi bozdu."4. Geçersiz bir duruma getirmek
"Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." - M. Ş. Esendal
5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
"Bir milyon lira bozar mısın?"6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
"Düşman ordusunu bozmak."7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak
8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
"Bostanı bozduk."10. Kızlığına zarar vermek
11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
"Eskileri bozuyor; beni, çocuğu giydiriyor." - Ö. Seyfettin
12. Bırakmak, dağıtmak
"Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." - S. F. Abasıyanık
13. mecaz Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
"Adamcağızı fena bozdunuz."14. -le, mecaz Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
"Adamcağız politika ile bozmuş."15. mecaz Kötü duruma getirmek
Diğer Kelimeler:
açığını bulmak,
çözümleyicilik,
hayır kalmamak,
aşhane,
hafızali,
pedikür,
erkence,
perçemlİ,
patates salatası,
mühürletme,
tasannu,
yapılaştırmak,
tüp bebek,
başkesit,
fısfıs,
Henüz yorum yapılmadı. İlk yorumu yapan Sen olabilirsin!